Toshiba ve Intel’den muhteşem iş, olağanüstü sıradışı bir senaryo fikri. Takipçiler artık biliyordur, “webisode” projeleri en sevdiğim reklam işleridir. Ama genelde beni bu kadar etkilemezler. Çok sıradışı bir örneğini görmedim, The Beauty Inside’da kadar… Genelde işin fikrine değil webisode kavramını seviyorum. Seyrettiğim programın arasına reklam almaktansa reklamı bana seyrettirmeye çalışmak daha büyük bir sınav diye düşünüyorum. Ayrıca çok daha etkili olduğu konusunda tartışmaya girerim.
The Beauty Inside’da gelirsek; bir kere hergün başka bir insan olarak uyanma fikri alabildiğine dahiyane. Bu fikrin uzun metraj filmi de yapılsın istiyorum. Ayrıca fikrin özelliği yetmezmiş gibi ucuna sosyal medya etkileşimi de yapıştırmış arkadaşlar. Facebook sayfası üzerinden başvuran kullanıcıların; seslerini, webcam görüntülerini ve hikayelerini kullanıp şekillendirmişler işi. Hayran kaldım. Los Angeles’da çekilmiş bölümler, prodüksiyon 6 gün sürmüş. 8 ayrı dilde hazırlanmış, kolay değil…
Buyrun…
Bir de retweet edin, like edin bir şey yapın. Reklamverenler görsün, beğensin, canı çeksin, bir tarafları şişsin. Bizden de böyle işler talep etsinler. Biz de böyle şeyler yapalım.
Bunu nasıl Emre Altuğ’lu bir filme benzettin, bunu bana nasıl yaptın? Bütün büyüsü gitti işin. Şu an kafamda filmin soundtrack’i olarak “sıcak daha da sıcak olacak” çalıyor. Üzgünüm.
sonu cok bildik bitti. prenses kurbayı oper ve mutlu son. bence hiçbir farkı yok. aynı lost un sezon finali gibi hayal kırıklıgı. son filme kadar her şey cok guzel…
Comments